Özlem SARSIN
Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, sektörün 2022 yılının ikinci yarısından beri düşüşte olduğunu söyleyerek, 2023 yılında da düşüş trendinin devam ettiğini ifade etti. Sertbaş, 2022 yılında 21- 22 milyar dolar olan ihracatın 2023 yılını yaklaşık 20 milyar dolar ile kapatacağını söyledi.
Türkiye’de hazır giyim ihracatının yüzde 65’inin, Ege’de ise yüzde 80’nin Avrupa’ya gerçekleştiğini, bu nedenle resesyonun ihracat rakamlarını olumsuz etkilediğini belirten Sertbaş, “Avrupa’daki tüketicilerin alışkanlıklarının değişmesi ve kısıtlanması bizleri etkiledi. Bugün mağazalarda gözlemliyoruz ki tüketicilerde iştah yok. Öte yandan güneyimizde başlayan İsrail-Filistin savaşının da Avrupalı tüketiciyi psikolojik olarak etkileyeceğini düşünüyorum.
Bekleyip göreceğiz. Ne yazık ki seçim ekonomisi ve döviz üzerindeki baskının sürüyor olması da sektörümüzü olumsuz etkiliyor. Maliyet artışlarımız çok fazla oldu. Bunu euro ve dolar artışları ile karşılayamadığımız için son ürünün fiyatına koymak durumunda kaldık. Bu da tabi ki zaten iştahsız olan piyasadaki alıcının işine gelmedi ve ufak ufak Uzak Doğu’ya gidiyorlar. Bizdeki durum böyle devam ederse alıcılarımız daha da gidecekler” değerlendirmesinde bulundu.
2023 Eylül ayı sonu itibarıyla Türkiye’de kilogram bazında ihracatta yüzde 15, Ege’de yüzde 22 gerileme yaşandığını, dolar bazında ise yüzde 8, Ege’de ise yüzde 9 geride kalındığını söyleyen Sertbaş, “Dramatik eksilmeler yok, bu durum bir süre idare edilebilir, eğer olumsuz şartlar devam etmezse.
Hepimiz geçici süre yüzde 10-15 düşüşleri kaldırabiliriz ama toparlanmamız lazım. 2023’ü ciroda ben kendi firmamda düşüşle kapatacağım ama tedirgin değilim. Ancak 2024’te de böyle devam ederse tüm sektörün ciddi tedbirler alması gerekecek. Sektörde bazı bölgelerde istihdam azalmaya başladı. Maliyetlere bir şekilde hakim olmaya çalışmak ve kemer sıkmak durumunda kalacağız” dedi.
“Avrupa’ya iş yapmak bizi tembelleştirdi”
Türkiye’de artan maliyetler ve dövizdeki baskının ürün fiyatlarında artışa neden olduğunu belirten Sertbaş, bu durumun Uzakdoğulu üreticilerin işine yaradığını ifade etti. Sertbaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Zaten az olan pastayı Uzakdoğu ile paylaşmak durumunda kalmaya başladık. Aramızda rekabet var. Çok fiyat düşürüyorlar.
Daha büyük tesisler ve sistemleri boş kalmaya gelmiyor belki devlet desteği de var bilemiyorum. Dolayısı ile Uzakdoğulu üreticiler daha önce verdiği fiyatın da altına inmeye başladı. Yüzde 10- 20 olan aramızdaki fiyat farkı yüzde 50-60’lara çıktı. Az olan müşteriyi de fiyatla kendilerine çekmeye çalışıyorlar. İşçilik maliyetleri açısından farklılığımız var, Türkiye’de işçilik 300-350 dolardan 500 dolar seviyesine çıktı. Ancak onlarda işçilik maliyetleri aynı kaldı.
Az olan pastayı paylaşmak açısında Uzakdoğulular bizden bir adım önde. Aynı şey yurtdışında kendi markasını satan üreticilerimiz için de geçerli. Öte yandan Avrupalı alıcılar yeşil dönüşüm konusunda nasıl bir yol izleyecek onu da görmek istiyoruz.”
Yaşanan olumsuzluklardan minimum etkilenmek için yeni pazar arayışına girdiklerini, öncelikle rotayı Amerika’ya çevirdiklerini ifade eden Sertbaş, “Şu da bir gerçek ki Avrupa’ya iş yapmanın bizi tembelleştirdiğini düşünüyorum. Oturduğumuz yerden sipariş beklememeliyiz.
Yeni pazarlar için emek vermek gerekiyor. Bu bakımdan rotamızı öncelikle Amerika’ya çevirdik. 1990’lı yıllardan itibaren Ameri Hazır giyim alanında kısıtlı bir pazar var. Bunun farkında olarak çalışmalarımıza hız veriyoruz” şeklinde konuştu.
“Belimizi büyümeyin”
Hazır giyim sektörünün yüksek pamuk ve iplik fiyatları ile de karşı karşıya kaldığını kaydeden Sertbaş, “Türkiye’de pamuk ve iplik pahalı. Tekstilcilerimizin önceden yüksek fiyatlarla yaptığı kontratlarla alınmış ürünleri var ellerinde.
Ancak dünyada daha ucuza pamuk bulunabiliyor. Bu nedenle büyük hazır giyim firmalarımız ithalata yönelmiş durumda, bu devirde yapabilecek bir şey yok. Zaten fiyat tutturamazken bir de pahalı hammadde ile bu işi yapıyor olmak zor. Bu arada pamukta rekolte ve daha da düşer mi korkusu var.
Burada ithalata vergi koyarak hazır giyimcinin belini bükmek yerine pamuk üreticisine farklı destekler vermek gerekiyor. İthalata vergi koymak çözüm değil. Biz de pamuk ve iplik üreticilerine elimizden gelen desteği vermeye hazırız” ifadelerini kullandı.
“Asgari ücret artışı tedirginlik yaratıyor”
Burak Sertbaş, sektörün seçimler bitsin, deprem yaraları sarılsın, ithalat serbest bırakılsın, döviz fiyatları serbest bırakılsın beklentileri içinde faaliyetlerine devam ederken, yeni yılda asgari ücrete yapılacak olan zammın beklentisine girdiğini söyledi.
Sektörde 2 milyonu aşkın insanın istihdam edildiğini belirten Sertbaş, “ Şimdi önümüzde bir de asgari ücret artışı bekliyor bizi. Tedirginlikler var. Beklentimiz popülist bir artış yapılmaması yönünde. Kimseye de faydası olmuyor. Çünkü açıklandığı gün her şeyin fiyatı artıyor. Artış çöp oluyor. Bu konuda popülizm yapılmamalı.
İşverenin de kollanması gerek. Benim kafamda yüzde 20’leri geçmeyecek bir rakam vardı ancak şimdi bakıyoruz yüzde 40-50’ler konuşulmaya başlandı. Bir yerde artık dur demek lazım. Ülkemizde sektörümüz gelişmiş bir alt yapıya sahip, bu nedenle düzelmemiz lazım. Bu yatırımların yaşaması lazım. Önümüzde bir de seçim var. Seçim sonrası yaşanacak gelişmeleri de merakla bekliyoruz” dedi.