CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Ticaret Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda; eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin açıklamalarını anımsatarak “‘Dolar yükselsin, bu s¸ekilde cari is¸lemler açıgˆı problemini çözecegˆiz, cari fazla verecegˆiz, ekonomi yeniden istikrara gelecek, dengelenecek’. Hatta önce dedi ki ‘Çin modeli’ arkadan hızını alamadı ‘Türkiye modeli’ dedi, sonra o model dört ay sonra patladı. ‘Müdahale etmeyecegˆiz’ denilmesine ragˆmen birdenbire müdahale oldu. Devletin bir bakanı müdahale etmeyecegˆini söylüyor ve ondan sonra o müdahale kur korumalı mevduat sistemini getirdi ve Türkiye’yi s¸u anda da hala içinde bulundugˆumuz krizin içine soktu” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Ticaret Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçesi görüşülüyor. CHP Komisyon Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, komisyonda şunları söyledi:
“Ticaret Bakanlıgˆı bütçesine geldigˆim zaman, tabii, bir dıs¸ ticaret bir iç ticaret kısmı var. I·ki kısımda da sürem yettigˆi sürece bir s¸eyler söylemek istiyorum. Önce dıs¸ ticaretten bas¸layayım, s¸imdi, tabii, Türkiye’nin ciddi yapısal problemleri var. Bu yapısal problemlerin en önemlilerinden bir tanesi de Türkiye’nin yurt içi tasarrufları yeterli degˆil yani belli bir yatırım düzeyini sagˆlayabilmek için dıs¸arıdan tasarruf alıyoruz, bas¸ka bir ifadeyle cari is¸lemler açıgˆı veriyoruz. Cari is¸lemler açıgˆı yeni bir problem degˆil, çok uzun yıllardır devam eden bir problem ve hiçbir s¸ekilde çözülmeyen ve gittikçe de agˆırlas¸an bir problem. I·ktidar oldugˆunuz zamandan beri hazırlanan daha önceki bütün dokümanlara, planlara, orta vadeli programlara, yıllık programlara bakın, hepsinde “Cari is¸lemler açıgˆını kapatacagˆız, bu sorunu çözecegˆiz, ihracatın ithalata bagˆımlıgˆını azaltacagˆız.” gibi tedbirler var, söylemler var, politikalar var ama alınan bir arpa boyu yol yok, ne yazık ki aynı problem devam ediyor.
Ekonomi büyüdügˆü zaman cari is¸lemler açıgˆı yükseliyor ve finansman sorunu ortaya çıkmaya bas¸lıyor. Nasıl finanse edeceksiniz cari is¸lemler açıgˆını? Çünkü finanse edemediniz mi bir biçimde dıs¸arıdan ithalat yapamazsınız. Orada da baktıgˆımız zaman, ne kadar sagˆlıklı finanse ediyoruz, o da ayrı problem. Bir taraftan, tabii, bu Merkez Bankası’nın da görevidir ödemeler dengesi olarak ama dıs¸ ticaret kısmında, ihracat, ithalat kısmında sizin de görevinize, sorumluluk alanınıza giriyor. Yani son dönem baktıgˆımız zaman burada s¸unu görüyoruz: Net hata ve noksan kaleminde anormal yükselis¸ler var. Bakın, 2022 yılında 26 milyar dolar net hata ve noksan kalemi var. Normalde bir cari is¸lemler dengesi vardır, ödemeler dengesinde. Bir de bunun altında onu finanse eden bloklar vardır yani daha çok dıs¸arıdan gelen finanslar. Bu, dogˆrudan yabancı yatırımlardır; bu, portföy hareketleridir, yabancılar gelir, Türkiye’de hisse senedi alırlar, borsaya girerler ya da borçlanırsınız ya da rezervlerinizden bir rezervle ödersiniz bunu ama bunlar olmadıgˆı zaman net hata noksan kalemi var. Ama bunun ne oldugˆu belli degˆil, bu kalem normalde sıfırın etrafında dalgalanması gereken bir kalem, denkles¸tirme kalemi ama öyle çalıs¸mıyor.
S¸imdi, ihracat, ithalat rakamlarınıza bakıyorum, ihracatta 2023-2024 döneminde yüzde 4,7’lik bir artıs¸ var, ithalatta yüzde 1,6’lık. Bir de OVP var, plan da var. Baktıgˆım zaman, OVP’de de -yani üç yıllık alalım çünkü siz de burada üç yıllık bir perspektifi koymus¸sunuz- 2026/2023 yani izleyen üç yılda ihracat yüzde 18,5 artacak, ithalat yüzde 12,8 artacak. Ben bunun altındaki varsayımlarınızı ögˆrenmek istiyorum. Bunların ne kadarı miktar artıs¸ından geliyor, ne kadarı fiyat endekslerinden? Mutlaka fiyat endeksinden gidiyorsunuz yani oturup da ‘Yüzde 10, yüzde 15 artıralım’ gibi bir kaba hesaplama yok. Burada ilginç olan, fiyat endekslerinde de is¸ler çok karıs¸mıs¸, öyle gözüküyor. Buradaki esas sıkıntı s¸u: Türkiye’nin yapısıyla uyus¸mayan bir durum var çünkü Türkiye’nin hem üretim yapısı hem ihracat yapısı ara malı ithalatına bagˆımlı. Yıllardır uygulanan yanlıs¸ politikalar, sıcak para politikası, dıs¸arıdan gelen sıcak para, döviz giris¸i döviz fiyatlarını baskılayarak, TL’yi degˆerli hale getirerek ihracatı caydırıyor, ithalatı özendiriyor ve cari is¸lemler açıgˆı problemi çıkıyor. Nasıl bu s¸ekilde bu problem çözülecek, burada anlas¸ılabilir degˆil.
“ÇİN MODELİ’ ARKADAN HIZINI ALAMADI”
S¸imdi, 2021 Eylül ayında faiz indirimleri var, aslında baktıgˆımız zaman, faiz indirimleri -bu, aslında iç ticaret kısmında da söyleyeceklerimle ilgili- Türkiye’yi bir anda bas¸ka bir ortamın içine soktu. Zaten var olan bu yapısal problem iyice agˆırlas¸tı. Ne oldu? Enflasyonun dünyada yükseldigˆi bir konjonktürde, Cumhurbas¸kanı’nın ‘Faiz sebep, enflasyon neticedir’ tezine göre faizler indirildi, 8 lira 30 kurus¸ olan dolar kuru dört ayda 18 lira 30 kurus¸ oldu. Fakat daha ilginci s¸u; zamanın Maliye Bakanı Nebati dedi ki: ‘Dolar yükselecek, biz dolara müdahale etmeyecegˆiz. Dolar yükselsin, bu s¸ekilde cari is¸lemler açıgˆı problemini çözecegˆiz, cari fazla verecegˆiz, ekonomi yeniden istikrara gelecek, dengelenecek’. Hatta önce dedi ki ‘Çin modeli’, arkadan hızını alamadı ‘Türkiye modeli’ dedi, sonra o model dört ay sonra patladı ‘Müdahale etmeyecegˆiz’ denilmesine ragˆmen birdenbire müdahale oldu. Devletin bir bakanı müdahale etmeyecegˆini söylüyor ve ondan sonra o müdahale kur korumalı mevduat sistemini getirdi ve Türkiye’yi s¸u anda da hala içinde bulundugˆumuz krizin içine soktu.
S¸imdi, teknoloji yogˆunlugˆuna baktıgˆımız zaman s¸unu görüyoruz: Dörtlü ayrımı, yüksek, orta yüksek, orta düs¸ük, düs¸ük diye. Yüksek teknolojide, orta yüksekte ve orta düs¸ükte ithalat ihracattan daha yüksek pay olarak, Türkiye’nin ihracatı sadece düs¸ük teknolojili sektörlerde ithalattan fazla. Düs¸ük teknolojili sektörlerin ihracattaki payı yüzde 32,3, ithalattaki payı yüzde 12,2, onun dıs¸ındakilerin hepsinde ithalat daha yüksek. Bu aslında dıs¸arıya olan bagˆımlılıgˆın ne kadar yüksek oldugˆunu gösteriyor. Bir s¸ey daha söyleyeyim: Yüksek teknolojili sektörler ki çok önemli yani esas itici güç, planda da baktık onun üzerine çok fazla vurgu var. AKP hükümetleri 2002’de iktidara geldigˆi zaman yüksek teknolojili sektörlerin toplam ihracat içindeki payı yüzde 6,2’ymis¸, s¸imdi ne kadar biliyor musunuz? Yüzde 3,1. Artmamıs¸, aksine azalmıs¸, s¸imdi de gene o seviyelerde. Üretimde de 2002’de yüzde 5,1’mis¸, 2022’de yüzde 3 olmus¸, devletin resmi rakamları yani bir yükselis¸ yok ihracatta, ihracatta bir dönüs¸üm yok. Tabii ki zaman içinde elbette ihracat artıyor, ithalat da artıyor. Burada zaten s¸unu da anlamak mümkün degˆil: Hep ihracat üzerinde bir vurgu, ihracat 500 milyar dolar… Ne oldu 500 milyar dolar ihracat hedefi? Gitti, bitti, s¸u anda artık hiç kimse konus¸muyor bile, ne zaman olacagˆı belli degˆil.
“MALİYET ENDEKSİ YÜZDE 150 ARTIŞ”
I·ç ticaret kısmına geçtigˆimiz zaman, sunus¸unuzda da vardı, özellikle hep çes¸itli sektörlerde son dönem yas¸anan bu fahis¸ fiyat artıs¸ları, stokçulukla mücadele ve bunlarla denetim, mücadele yöntemleri var ama s¸unu yeniden tekrar söylemek lazım: Bugün birçok sektördeki, otomotivdeki ve emlaktaki fiyat artıs¸larının nedeni sadece bu stokçuluk ya da fahis¸ fiyat artıs¸ı ya da birtakım insanların bunu kötüye kullanması degˆil. Çünkü öyle bir yapı olus¸tu ki negatif reel faiz verdigˆinizde, verdigˆiniz faiz oranları enflasyonun altında oldugˆunda insanlar önce ne yaptılar? Dövize gittiler, altına gittiler. Kur korumalı mevduat sisteminin, onun da önünü kapattınız, baskıladınız, bir taraftan da döviz satıs¸ları devam etti, ondan sonra alternatif araçlara gittiler, otomobil aldılar, emlak kaldılar. I·ns¸aat- maliyet endekslerindeki artıs¸ yüzde 120, yüzde 150; konut fiyatlarındaki artıs¸ yüzde 500, yüzde 1.000 yani buradaki hikayeyi polisiye tedbirlerle önleyemezsiniz. Tabii ki gerekli denetimler yapılacak, itirazımız yok ama esas itibarıyla ‘Ceza keserek denetim yapalım, onları caydıralım’. Vatandas¸lar barınma için ev almadı, elinde parası olan insanlar yatırım aracı olarak aldı çünkü bas¸ka türlü parasının degˆerini koruyamıyor. Ekonominin is¸leyis¸inde kurallar var, o kurallara göre ekonomiyi is¸letmezseniz insanlar bir biçimde alternatif yollara gider, alternatif araçlara giderler.
Bir de digˆer taraftan s¸unu da söylemek lazım: Piyasalarımız eksik rekabetçi bir yapıda. Türkiye’nin birçok sektöründe tekelci ya da oligopolist yani az sayıda firmanın ekonomiye egemen oldugˆu bir piyasa yapısı var, bunun üzerinden s¸ekilleniyor birçok s¸ey. Geçmis¸te de var, hatırlarsınız 2018 yılında da zamanın bakanı tuttu, bütün firmalara talimat verdi, dedi ki: ‘Herkes yüzde 100 indirim yapacak s¸eyde, bununla fiyatlarla, enflasyonla mücadele edecegˆiz’. Mücadele oldu mu, indi mi? I·nmedi, inmez ki. Önemli olan o kuralları is¸letmek, önemli olan ekonominin kuralları, piyasanın is¸leyis¸i. Elbette s¸unu söylemek istemiyorum: Piyasaya tabii ki müdahale olacak, piyasada denetleyici, düzenleyici fonksiyonlar var, tabii ki piyasa kendi bas¸ına bos¸ bırakılmayacak, gerektigˆi zaman müdahaleler olacak, gerektigˆi zaman planlama yoluyla müdahale edeceksiniz, stratejik hedefleriniz olacak ama esas itibarıyla piyasanın bir is¸leyis¸i var. Onu iyi is¸letmek zorundasınız, rekabetçi yapıları olus¸turmak zorundasınız.”