Türkiye Maden İşçileri Sendikası üyesi madenciler, bugün Manisa’nın Soma ilçesi Cengiz Topel Meydanı’nda bir araya gelerek ithal kömür alımını protesto etti.
Eylemde konuşan Sendika Genel Başkanı Nurettin Akçul, şunları söyledi:
“Madencilik dünyanın en zor ve en riskli işi. Dolayısıyla derdimiz de çok, sorunumuz da çok. Bugünlere gelene kadar çok yol kat ettik ama bu yolda çok da çileler çektik. Hala da çözüm bekleyen bir çok sorunumuz varken ve biz bunlar için mücadele ederken şimdi bir de ithal kömür yüzünden neredeyse ekmeğimizden olma noktasına geldik. Hepimizin bildiği gibi kömür madenciliği, ülkemizin enerji arz güvenliğini sağlamada ve ekonomik kalkınmasını desteklemede olduğu gibi istihdam ve sanayi gelişimi açısından da kritik bir öneme sahip. Ülkemiz bu konuda oldukça şanslı çünkü ülkemizin ihtiyacını karşılayacak kadar kömür rezervlerimiz var. Tabii ki bizler de bu rezervlerin açığa çıkma evresindeki zorlukları, maliyetlerini ve risklerini çok iyi biliyoruz ama böylesine zengin yataklarımız varken bunun üretime sokulmamasını ya da üretimden çekilmesini asla kabul etmiyoruz.
“YERLİ ÜRETİCİ AYAKTA KALAMAZ”
Herkesin bildiği üzere bundan tam 10 yıl önce asrın felaketi bir facia yaşadık. Soma faciasını yaşayana kadar kimse sesimizi duymadı ya da duysa da bizi ciddiye almadı. Ne zaman ki 301 canımızı şehit verdik, işte o zaman görünür hale geldik. Faciadan sonra bazı olumlu adımlar atıldı. İşçilerin çalışma saatlerinde, ücretlerinde ve sosyal haklarında ciddi anlamda iyileştirmeler yapıldı. O dönem Bakanlar Kurulu kararıyla, işletmelere aşırı yük getiren maliyetlere destek olmak amacıyla devlet tarafından karşılanan 5 yıllık bir destek uygulaması başladı. 2020 yılından sonra da bu destek Cumhurbaşkanlığı kararı ile 2024’e kadar her sene bir yıllığına tekrarlandı. Şimdi 2024 yılının mayıs ayını bitirmek üzereyken, ne böyle bir karar çıktı ne de herhangi bir açıklama yapıldı. Daha düne kadar yerli ve milli kaynakların özendirilmesi ve kullanılması yönünde strateji belirleyen karar vericilerden henüz bir ses çıkmadı. Dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar çığ gibi büyürken, enflasyon tavan yapıp ücretlerimiz pul olmuşken şimdi de maden işçileri olarak ekmeğimizden olma derdine düştük. İthal kömüre olan bu talep devam ederse, yerli üreticilerimizin destek almadan ayakta kalması pek de mümkün görünmüyor.
“ÜCRETİMİZİ ALAMAMA RİSKİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Uzak değil çok yakında ücretlerimizi alamama riskiyle de karşı karşıyayız. Bu, kötünün iyi tarafı. Daha da vahim olabilecek tarafı ise ithal kömür karşısında iş yerlerimizin kapanması ve tamamen işsiz kalmak. Bu sektörde yaklaşık 49 bin, termik santrallerde 19 bin çalışan ile aileleri ve yakınlarıyla birlikte 250 bin kişiyiz. Yetkililerin destek uygulamalarından vazgeçmesi demek 250 bin kişiyi riske atmak demek. Kaldı ki bu sadece bizi ve madenciyi değil, ülkemizi ve bütün vatandaşlarımızı ilgilendiren ve etkileyen bir mesele. Döviz açığı olan bir ülke olarak, ithal kömüre verilen milyar dolarların ülkemizde kalması gerekirken hem işletmelerimizi hem işçilerimizi hem işletmelerin yer aldığı bölgeleri zora sokacak hamleler yapmak, geri dönüşü olmayan zararlara sebep olacaktır.
“HİÇ Mİ AYDINLIĞA ÇIKMAYACAĞIZ?”
Maden üreticilerinden kesilen destek, yeni kazalara, yeni facialara davetiye çıkaracaktır. Üretici ya işçi bulmakta zorlanacak ya da üretimden çekilecektir. Bu destek sadece işletmeciye değil, işçi sağlığına bir destektir. İnsan hayatına bir yatırımdır. Maden emekçisi zaten yeterince sıkıntı çekmektedir. Dünyanın en riskli en tehlikeli mesleğini yapan madenci, bir de ekmek kavgasına mı düşmelidir? Madencinin gece gündüz üretmesine rağmen hakkı tam olarak verilmediği için birikmiş parası yoktur, kira getirecek evleri arsası yoktur, ticaret yapacak ilişkiler ağı ya da kullanabileceği bir kredisi yoktur. Tek geçimi bileğinin gücü ve helalleşerek girdiği ocağıdır. Madencinin ekmeğine alın terinden başka katık edecek alternatif bir sermayesi yoktur. Depremde, selde ya da her hangi bir doğal afette alkışlanan, yere göğe sığdırılamayan madenciye teşekkür böyle mi edilmelidir? Yıllarca karanlıkla kader birliği yapan biz madenciler hiç mi aydınlığa çıkamayacağız? Hiç mi bir rahat yüzü göremeyeceğiz?”
“YERİN BİNLERCE METRE ALTINDAN ÇIKARDIĞIMIZ KÖMÜR SATILMIYOR”
Eyleme katılan bir maden işçisi, “Bugün burada toplanma sebebimiz tüm Türkiye genelinde özel sektörün Türk halkının yer altında ürettiği çıkardığı kömürün piyasada satılabilmesi. Dışarıdan gelen kömürleri kesinlikle istemiyoruz. İşçi arkadaşlarımı çıkarılmasını işçilerin işsiz kalmasını istemiyoruz. Mücadeleye devam edeceğiz” dedi. Başka bir madenci, “Aşımızın, ekmeğimizin peşinde buradayız. Yerin binlerce metre altında çıkardığımız kömürler şu anda dışarıda yığıntı halinde satılmıyor. İthal kömürü hayır için buradayız” diye konuştu.
“SOMA’DA 20-30 BİN KİŞİ AÇ KALIR”
Bir diğer madenci, “Bizler yerin altında binlerce çalışan maden işçileri olarak biz işimizin, aşımızın, ekmeğimizin peşinde olarak biz ithal kömüre karşı olduğumuz için buradayız” dedi. Bir diğer işçi de “Bizler canımızı hiçe sayarak yerin metrelerce altında çalışıyoruz. Emeğimizin, alın terimizi karşılığı olan yerli kömürü evet ithal kömürü hayır diyoruz onun için meydanlardayız” ifadelerini kullandı. Çoluk çoğunun aç kalmasından endişelediğini belirten bir başka işçi ise, “Kömürü almıyorlar, dışarıdan ithal kömür getiriyorlar. Bu iş böyle gitmez. Benim çoluğum çocuğum aç kalır. Eşimin dostumun çoluğu çocuğu aç kalır. Bugün 20-30 bin kişi Soma’da aç kalır. Esnaf aç kalır, otobüsçü aç kalır. Bizim çıkardığımız kömürün satılması lazım” diye konuştu.